Kişi sağduyusu oranında övülür,
Çarpık düşünceliyse küçümsenir.
Süleyman’ın Özdeyişleri 12:8
İnsan Rab’bin benzeyişinde yaratılmıştır (Yaratılış 1:16). Rab insana ihtiyacı olan anlayışı da vermişti. Adem hayal edebileceğimizden daha bilge ve daha yetkindi. Babamızın yarattığı her şeye isim vermişti. Bunu yapmaya yetkin olmasa Rab ondan bu görevi yerine getirmesini istemezdi. Ama Adem günah işlediğinde ışığı soldu. Çünkü ondaki ışık Rab’di ve Rab ondan ayrıldı. Karanlık Adem’in üzerine geldi ve Adem düşmanın kontrolü altına girdi. Bugün en iyi kararları verebilmemiz ve seçilebilecek en uygun yolları seçebilmemiz için Rab’bin sözünün bizi aydınlatışına ihtiyacımız vardır. Bu ışık olmadan körüz!
Rab’bin ışığı bizi takdire değer kişiler yapar. Peygamber Daniel’e gönderilen melek onun çok sevilen biri olduğunu söylemişti. Daniel’in güzelliği fiziksel değil ruhsaldı. Bizler de Rab’bin ışığı ruhumuzda parladığı sürece saygı ve takdir görür, övülürüz. Düşman Rab’be ait olanları tanır ve bu yüzden onlara saygı gösterir. O halde bu ışığın her gün üzerinizde parlaması için elinizden geleni yapın. Ama bunun olması için Kutsal Kitabı okumalı, Sözün paylaşımlarını dinlemelisiniz. Bilginiz ancak bu yolla artar!
İnsanların Rab tarafından kullanıldığını gördüğümüzde verdiğimiz ilk tepki onların özel ayrıcalıklarının olduğunu düşünmek olur. Ama bu doğru değildir çünkü hiçbir şey tesadüfen olmaz. Bu insanlar Rab tarafından kullanılıyorlar çünkü Rab’bin onlara açıkladığı şeylere dikkatlerini verdiler. Bu son derece önemli bir şeydir! Kutsal Yazıların söylediğini dinleyin: “Çünkü kimde varsa, ona daha çok verilecek, bolluğa kavuşturulacak. Ama kimde yoksa, elindeki de alınacak” (Matta 13:12). Göksel yardım sayesinde güçlü ve etkili oluruz ama bu sadece Rab’bin söylediklerine kulak verenler için böyledir. Mesih’ten aldıklarımızdan sorumluyuz.
Rab’bin terbiyesini reddedip kendi yollarına devam edenler şeytanın etkisi altında yürümektedirler. Ruhsal konularda tarafsız olmak mümkün değildir. Belki bir insan “ne Tanrı’ya ne şeytana hizmet etmeyeceğim” diyebilir, ama bu mümkün değildir. Çünkü ışıkta olmayanlar kesinlikle karanlıktadır (Matta 12:30). Eğer Yaratıcımızı, yani iyilik kaynağını terk etme ihtimalimiz söz konusu olursa, aynı zamanda şeytani güçlere kendi elimizle zaferi vermiş oluruz.
İyilikten uzak duranlar kötülüğe yaklaşır ve ona hizmet ederler; bu yüzden onlar kötü kişiler olurlar. Bu şekilde kendilerine, sevdiklerine ve komşularına büyük zararlar verirler. Yüreği kötü olanlar çok zor hayatlar yaşarlar. Devamlı yanlış yaptıran ruhların işkencesine maruz kalırlar ve bu ruhlar onlara sıkıntı çektirmek için ellerinden gelen her şeyi yaparlar.
Şeytan kötü bir patrondur; bu yüzden hiç şüphe yok ki karanlıktansa ışığa hizmet etmek çok daha iyidir. Aklı başında olanların asla karanlıktan uzaklaşmamaları gerekir çünkü o olmadan hayatları devamlı tehlikeye ve sıkıntıya açık hale gelecektir.
İsa’nın sevgisiyle,
Doktor Soares