Mezmur yazarının burada dile getirdiği isteği üç kısımdan oluşuyor. Rab’bin merhametini, sevecenliğini ve sadakatini istiyor. Rab’be bunları kendisinden esirgememesi için dua ediyor. Biz de aynı şeyler için dua etmeliyiz çünkü eğer Baba’nın merhameti bize ulaşmazsa kayboluruz. Çünkü sadece onun merhameti sayesinde mahvolmuyoruz (Ağıtlar 3:22). Rab hak etmememize rağmen bize şefkat ve merhametle bakıyor. Birçok zaman yanlış şeyler yapıyor, istiyor ya da düşünüyoruz. Bu yüzden Rab’bin sevecenliği ve merhameti olmasaydı yıkıma mahkum olurduk.

Bilge kişi Rab’bin merhametini arar ve Rab’be ondan mahrum kalmamak için yalvarır. Bu ihtiyacımız olan tüm bereketler için geçerlidir. Hatta, Rab ile güreşmek, yani ondan ihtiyacı olanı almak için gayret göstermek, Rab’bin takdir ettiği bir şeydir. Bunun örneğini Yakup Rab ile güreştiğinde ve kazandığında Rab’bin üzülmemesinde görürüz (Yaratılış 32:22-32).

Haklarımızı kullanmaya ve Rab’bin yardımını istemeye, umutsuz ya da güçsüz hissetsek de son vermemeliyiz. Önemli olan Baba’nın etki alanından çıkmamaktır! Rab’bin bize vereceği her şeyi almak için gayret etmeliyiz. Bu Rab’bin bizimle sadece ona yüksek sesle yakarınca ilgileneceği demek değildir. Sadece insanlar olarak bizim her zaman Rab ile iletişim ve uyum halinde olmamız, bunun için gayret göstermemiz gerekiyor. Gerçek şu ki Rab ile paydaşlık içinde olduğumuzda Rab bize yüreğimizin isteklerini verir (Mezmurlar 37:4).

Mezmur yazarı Rab’den sevecenliğini ve sevgisini kendisinden hiç esirgememesini istiyor. Bunları ara sıra değil, her zaman istiyor. Çünkü biliyor ki her an kolayca bir ayartı onu kuşatabilir ve düşman onu böyle anlarda yardım almaktan alıkoyabilir. Kardeşler, siz de aynısını yapın; aksi halde Rab’bin eli hayatınızda sizin yararınıza olacak şekilde çalışmaz ve sizi koruyamaz.

Bu mezmurun yazarı üçüncü bir istekte daha bulunuyor: Rab’bin sadakatinin onu korumasını istiyor. Herkesin sadakati olabilir, ama kesinlikle güvenilir olan tek sadakat Rab’binkidir çünkü onda hiçbir kusur ya da leke yoktur. Rab paktır ve bir şey yapmaya karar verdiğinde bunu kısmi olarak yapmaz. Bizi sevme kararını da bizim zayıflıklarımızı ve kusurlarımızı bilerek vermiştir. İsa’yı bizim yerimize ölmeye göndermiş ve biricik oğlunun temiz kanıyla bizi kendisi için satın almıştır. Yüce Rab’bin önüne çıkabilmemizi sağlayan bizim kendi doğruluğumuz değil, Mesih’te bizi seçen tek gerçek sadakattir. 

Rab bizi kendi doğruluğumuz ya da eylemlerimizden dolayı kabul edip korumuyor. Kendi eşsiz sevgisi ile bizi satın aldı ve şaşmaz sadakatiyle bizi koruyor. Rab’be bu bereketi için teşekkürler!

İsa’nın sevgisiyle,

Doktor Soares