Dünyanın Rab’bi tanıyan insanlara ihtiyacı vardır çünkü Rab’be saygısı olanlar farklıdır; şeytana teslim olmaz, kötülük yapmaz, Rab’den aldıkları tüm iyi şeyleri paylaşırlar. Hayatlarında iyilik yapar, tutsak olanları İyi Haberi onlara duyurarak kurtarırlar. Ayrıca düşmüş olanların ayağa kalkmasına yardım ederler, ağızlarında her zaman dostça sözler olur ve her zaman Rab’bin adını onurlandırırlar. Hakarete uğrasalar bile kendilerini öfkelendirenlere lanet etmezler.

Bu şekilde davrananlar Rab’bin yalan söylemediğini de bilirler. Bu yüzden bütün acı çekenlere Yüce Rab’bin kötü şeyleri iyiye çevireceğini ve zaferi beklemelerini söylemeye her zaman hazırdırlar; adil yargıç asla hayal kırıklığına uğratmaz (Romalılar 8:28). Yüce Rab’den korkanlar sorumsuzca konuşmaz, boş konuşmaz ve kendilerini övmek için konuşmazlar. Tam tersine Rab’bin gerçek bir peygamberi gibi konuşur, her zaman Rab ile paydaşlık içinde bulunurlar ve böylece Rab’den gelen mesajları aktarırlar. Rab’bin hizmetkarları başkalarına karşı dostça yaklaşır, onlardan bazıları şeytanın kendilerini kullanmasına izin veriyor olsa bile bu değişmez (Romalılar 12:18).

Rab’be gerçekten hizmet edenlerin görevleriyle ilgili şüpheleri olmaz. Rab’bin ne yapmak istediğini bilirler çünkü her zaman onunla birliktedirler. Her durumda doğrudan Rab’den gelen sözleri söylerler. Yüce Rab’bin bir hizmetkarıyla karşılaşan birisi o kişiye güvenebileceğini bilir çünkü o kişinin kimliği yürüyüşü, konuşması ve görünüşünden anlaşılır. Ona ait olanların reklamını Rab kendisi yapar, insanların yapmasına gerek olmaz.

Şunu anlamak gereklidir: şeytandan gelen hiçbir problem asla imandan daha büyük olamaz; iman Rab’bin eylemidir. Rabbimiz başımıza gelmek üzere olan sıkıntının büyüklüğünü ölçer ve onun üstesinden gelmemiz, düşmana karşı koymamız ve zafer kazanmamız için gerekeni bize verir. Tek ihtiyacımız olan Rab’bin sözünü anlamaktır; böylece şeytanın saldırılarının üstesinden gelecek gücümüz olur.

Rab birisini bir problemimizi çözmeye yardım etmesi için bize gönderdiğinde Rab’be sadık kalmalı ve yüreğimize söylediklerini paylaşmalıyız. İsa bu şekilde hareket etmişti ve Lazar’ın kız kardeşine Baba’nın yüreğine verdiği sözü söylemişti: Kardeşin dirilecek. Biz de Rab’bin bize söylediklerini aktarma konusunda titiz ve sadık olmalıyız.

İsa Babasına güvendi ve Lazar dirildi. Rab’bin vaatlerine güvenenler ihtiyaç içindeki birçok insana yardım edebilirler çünkü Rab’bin Sözü onlara vaat edilenleri gerçekleştirmek için gereken tüm güce sahiptir. Sadece inanın ve korkmayın; kötülüğün üzerine korkusuzca gidin, gerçeği söyleyin ve Kutsal Kitabın şu ifadesini unutmayın: Dürüst tanık doğruyu söyler. (Süleyman’ın Özdeyişleri 12:17).

İsa’nın sevgisiyle,

Doktor Soares