Gelgelelim Naaman oradan öfkeyle ayrıldı. “Sandım ki dışarı çıkıp yanıma gelecek, Tanrısı RAB'bi adıyla çağırarak eliyle hastalıklı derime dokunup beni iyileştirecek” dedi.
2. Krallar 5:11
Naaman cüzamlı birisiydi ama neden bu kadar itibarlıydı? Şeytan hangi insana kötülük vereceğini seçmez. Suriye ordusunun kumandanı Rab tarafından halkını kullanmak için kullanılmıştı, ama düşman onu da vurdu. İmanı olmayanlara ya da imanlarını hayatlarında uygulamayanlara böyle olur. Güçlü ve cesur bir adam bile sonunda karanlığın saldırılarına kurban düşebilir.
Birçok insan bir takım kusurları yüzünden kazandığı iyi itibarın tadını çıkartamaz. Mesela zenginseniz ama yüreğiniz sizi dolandırıcılıkla zengin olmakla suçluyorsa bu ne işe yarar? Bir hakim suçluları hapse mahkum ettikten sonra aynı suçu kendisi işleyebilir mi? Bir gün doğru ve tek adil Yargıcın önünde hesap vereceklerini bilmezler mi (Romalılar 2.1-5)? Rab dış görünüşe göre yargılamaz. Ondan hiçbir şey kaçmaz. Gözleri alev gibidir (1. Samuel 16.7; Galatyalılar 6.7; Vahiy 1.4). Bu yüzden bize baktığında her yaptığımızı, hatta yüreğimizdeki niyetleri bile itiraf ederiz.
Eğer bir kusurunuz varsa kendinizi çok mükemmel görmeye çalışmanın anlamı yoktur. Devamlı uyanık olsanız iyi edersiniz çünkü şeytanın tüm insanları aldatmak için kullandığı sinsilikleri ve ayartıları vardır. Şeytan İsa Mesih’e bile uygunsuz teklifler yapacak kibre sahipse (Luka 4.1-13) size ne tür tekliflerle gelir bir düşünün!
Kim bilir kaç tane insan zamanda geriye gidip işlemiş olduğu günahlardan sakınmayı istiyordur! Kutsal Ruh’tan yardım alabilir, titreyerek yanlış yolda yürüdüklerinin farkında olabilir, ölüme gittiklerini görebilirlerdi. Ama Kutsal Ruh’u dinlemediler. Bugün yaptıkları kötülüklerden ötürü terk edildiler ve pişmanlar. Düşmanın yuvalara, kariyerlere, makamlara, dini kurallara ya da iyi düşüncelere saygısı olmadığını biliyoruz. Ama aynı zamanda Rab’bin adını kullanarak kötülüğü azarlayanlara karşı koyamayacağını da biliyoruz (Yakup 4.7).
Naaman’ın başına gelen bizim için de örnektir. Rab tarafından kullanılmak yeterli değildir, aynı zamanda tehlikeli saldırılardan da uzak durmamız gerekiyor. Yüce Rab Suriyelileri güvende tutmak istemiş, onu kullanmıştı. Rab’be ait olan insanlar bile dikkatli olmazlarsa günaha düşebilirler. Birçokları bu tuzaklara düşmüştür; kimileri ise tövbe etmiş, yollarını değiştirmiştir. Kimileri ise kendi gölgelerinden bile kaçıyor ama eninde sonunda yakalanacaklar. Bunun başımıza gelmesine engel olmak için her zaman dikkatli olmalı ve hataya düşmemeliyiz (1. Korintliler 10.12).
Her zaman imanımızı kullanmamız gerekiyor. Yanlış bir düşünce aklımızdan geçip giderken bile onu azarlamaz ve öylece bırakırsak Rab’bin savaşçılarının cehenneme düştüğü gibi bizim de düşmemize yol açabilirler. Rab’bin Sözünün bize verdiği zırh olmadan (Efesliler 6.13-17) şeytanın saldırılarına karşı tamamen açığız. Günahın cezası ölümdür; ölüm şeytanın doğasıdır (Romalılar 6.23). Bu yüzden kardeşler, ayartılardan kaçın ve ateşle oynamayın! Düşmanın en ufak bir belirtisini gördüğünüzde Baba’dan sizi kurtarmasını isteyin çünkü Naaman’ın aldığı şifa gibi sizin zaferinizin garantisi de Yüce Rab’dedir.
İsa’nın sevgisiyle,
Doktor Soares