Saul, “Ey Efendim, sen kimsin?” dedi. “Ben senin zulmettiğin İsa'yım” diye yanıt geldi
Elçilerin İşleri 9:5
Tarsus’lu Saul’un sevgisi tamamen hedefinden şaşmıştı. Dünyadaki görevinin İsa’nın öğrencilerine öfkeyle zulmetmek olduğunu düşünüyor, Rab’be kulluk eden bütün insanların hapse girmesi gerektiğine inanıyordu. Kesinlikle Tanrısal olmayan dinsel bir şevkle hareket ediyordu. Bu nefret bugün de birçok insanın yüreklerinde yaşamaktadır. Bu nedenle Rab Tanrı’ya bu insanların gözlerini açmaları ve gerçeği görmeleri için dua etmeliyiz.
Bir insanın ‘’ben Rab’bi seviyorum o zaman Hristiyanlara zulmetmeliyim’’ diye düşünmesi mümkündür. Böyle bir sevgi sevginin asıl amacından kopmuştur. Din fanatiklerinin en fazla zulmettiği insanlar Rab’be inanan insanlardır. Bir yerde bir insan tanrı olduğunu bile iddia edebilir ve hiç kimse ona ne tapar, ne de zulmeder. Ama bu kişi İsa hakkında konuşmaya başlarsa işler çirkinleşmeye başlar. İsa’da sahip olduğumuz kurtuluşu duyurduğu için hayatını kaybeden çok sayıda insan vardır.
Saul’a göre yapılacak doğru şey İsa’nın öğrencilerine zulüm etmekti. Bunu adeta Tanrısal bir görevmiş gibi kendisine görev bildi. İsa öyle günlerin geleceğini söylemişti ki, bu günlerde kendisine inananları öldüren dindar insanlar bunu yaparak Rab’be hizmet ettiklerini düşüneceklerdi (Yuhanna 16:2).
Saul kafir olarak gördüğü bu insanların hapse gitmesi gerektiğini düşünüyordu. Ona göre kadın ya da erkek fark etmeksizin, hiç kimse İsa’ya hizmet etmemeliydi. Peki ama İsa onlara ne kötülük etmişti? Elbette ki hiç. Tam tersine, Mesih onlar için ölmüştü; Mesih bunu tüm insanlık için yapmıştı. İsa yalnızca iyi olanı yapar ve Ona ait olanlar da böyledir. O halde Saul’un yüreğinde neden bu kadar çok öfke vardı? Çünkü tamamen amacından sapmış olan dinsel hırsı onun gerçeği görmesine izin vermiyordu. Rab’bin bizzat Saul’e görünerek onun için hazırladıklarını göstermesi gerekmişti. İsa ona üvendireye karşı tepmekle kendisine zarar verdiğini söylemişti. Yani onu doğru yola sokmak için kullanılan araçlara direnerek kendine zarar veriyordu.
Saul’un zulmettiği İsa’ydı. Birçok insan Rab’bin çocuklarına zulmetmek için kullanıldı. Bunun nedeni şeytanın birçok insanın yüreğine girerek onların gerçeğe karşı öfke duymasını sağladı. Neyse ki cehennemin kapıları Rab’bin Kilisesi’ni yenemeyecektir (Matta 16:18).
Rab’bin Sözünde sarsılmadan durmak kilisenin görevidir. İsa zulme uğradığımızda sevinmemiz gerektiğini söyler çünkü cennetteki ödülümüz büyük olacaktır (Matta 5:12). Eğer kilise dua eder ve nefrete nefretle cevap vermezse Rab başka ‘Saul’leri de ‘Pavlus’lara dönüştürecektir.
İsa’nın sevgisiyle,
Doktor Soares.